11 Ağustos 2018 Cumartesi

Aslan Kız | Kitap Yorumu

Vay Aslanım Benim

Dışlanmışlık benim en çok tattığım ve artık neredeyse yadırgamadığım bir duygu. Dolayısıyla bu kitap bir kitap fuarında bu duygum üzerine oynanarak ve fiyat da yarısının altına düşürülerek bana çok kolay kakalandı. Başlık yüzünden benim kalpsiz bir hıyar olduğumu düşünebilirsiniz ama yaşadığım hayal kırıklığını ancak böyle bir ironiyle anlatabilirdim.


Orijinal Adı: Løvekvinnen
Yazarı: Erik Fosnes-Hansen
Çevirmen: Misten İçyüz
Yayınevi: Agapi

Genetik bir bozuklukla dünyaya gelen Eva, babası dâhil, çevresindeki herkesi büyük bir şaşkınlığa uğratır. Onun bu görüntüsünü kabullenmek insanlar için hiç de kolay değildir. Ancak Eva hayata tutunmaya, varlığının sadece dış görüntüsünden ibaret olmadığını onlara ispatlamaya kararlıdır. 

Erik Fosnes Hansen, dışlanmış bir insanı büyük bir duyarlılıkla ve etkileyici, şiirsel bir güçle, öyle bir anlatıyor ki, roman bir anda görüntülere ve hislere dönüşüyor. 



Başta da bahsettiğim gibi dışlanmışlık benim yakından tanıdığım bir duygu ve biraz da zayıf noktam. Fuarda stand görevlisi bana başkahraman Eva'nın yaşadıklarından üstünkörü bahsedince ben de bu kitabı merak ettim ve Eva'nın hikayesini öğrenmek istedim. 

Kitabı genel olarak sevmememe rağmen Eva'nın toplumdan dışlanmasının güzel anlatıldığını düşünüyorum. Hele bebekliğinin ve çocukluğunun anlatıldığı kısımlarda kolayca ''Evet, ben bu kitabı sevdim.'' diyebilirdim. Ama konu ergenliğine gelince işler değişti. Buna birazdan değineceğim.

Kitap hangi dilden çevrilmiş bilmiyorum, hikaye İskandinav ülkelerinden birinde geçiyor gibi geldi ama bana. Genelde Amerikan, İngiliz ve Türk edebiyatından kitaplar okumuş olduğum için kitaptaki kültür farklı geldi ve pek benimseyemedim. Tabii ne kadar çok kültür tanırsak o kadar iyidir fakat daha güzel aktarılabileceğini düşünüyorum. Farkın ne olduğunu bilmiyorum ama bir şey farklıydı ve iyi anlamda değil. Hani tadına alışık olduğunuz bir yemeği başka biri yapar da tadı farklı gelir ancak farkın tam olarak ne olduğunu anlayamazsınız ya, işte aynen öyle. Ben de bu farkın nedenini yabancısı olduğum bir kültüre bağlayabildim. 

Kitapta beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de dağınık bir olay akışının olmasıydı. Kronolojik sıralanmış ama rastgele olaylar anlatılmış gibiydi. Hatta bazen kız kendi ağzından anlatıyordu bazen de üçüncü kişili anlatıma geçiliyordu ve çoğu zaman bunlar aynı bölüm içerisinde aynı yazı tipiyle oluyordu. Konuların bir bütün içerisinde olmaması ve bakış açısının sık sık değişmesi kitaba odaklanmamı zorlaştırdı. Hele son birkaç bölümde ne oluyor ne bitiyor neden oluyor bu insanlar neden bunu yapıyor vs pek bir şey anlamadım. Tabii belki de ben aşırı salağımdır ama bunları anlamayacak kadar olduğumu da sanmıyorum.

Rahatsız olduğum son konu ise ''o sahneler''in gereksiz olmasıydı. Hani kız birinden hoşlanır, tamam kesinlikle bunu kabul ederiz. O oğlan da hafif hafif ilgi gösterir, karnımızda kelebekler uçuşmaya başlar. Sonra aralarına kız girer, bam, sinir krizleri. Ana konusu başkalarından farklı görünen bir kızın dışlanması olan bir kitap için fazla ayrıntılı ve gereksiz ''o sahneler''e sahipti bence.

Açık açık söylemek gerekirse; ben bu kitabı pek beğenmedim. Bitirmek için kendimi zorlamam gerekti. Ama ana konusunu ve bazı karakterlerini sevdiğim için 1 de vermek istemiyorum.



Bir de bu kitabın filmi çekilmiş ama ben hiç duymamıştım. O filmden birkaç fotoğraf koyayım:






Bu yazımı da burada bitiriyorum. Sevdiğim ve sevmediğim kısımları anlattım. Okuyup okumamak size kalmış. Umarım yararlı olabilmişimdir. Kendinize iyi bakın ve mutlu kalın. 

get out goodbye GIF by #Impastor


-E. N. Falconson

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder